Günümüze kadar, yarım
yamalak da olsa, ayakta kalmış Viking mitlerinden biri “Rig’in Şarkısı”dır.
Rig’in Şarkısı, bize İskandinav halklarının sosyal yapısındaki sınıf ayrımları
ile ilgili değerli bilgiler verir. Ayrıca, mitolojik bir açıdan bakılırsa tanrı
Heimdall’ın, nasıl “İnsanların Babası” ünvanını aldığını da anlatır. Nolursa
olsun, incelenmeye değer bir mit olduğunu düşünüyorum. Ben bu yazıda mitin
kendi-sini çok ayrıntılı anlatmadan, daha çok bize İskandinav halkının sosyal
yapısı hakkında bize neler öğretebileceğine bakacağım.
Rig’in şarkısı
kendine tekrarlayan bir hikâyedir: Heimdall bir eve girer, orada 3 gün boyunca
konaklar ve evin hanımını hamile bırakır. Heimdall’ın çocuğunun ileride on
erkek ve on kız çocuğu olur. Bu boy-lardan da İskandinav halkındaki üç en
önemli sınıf doğar. Kaba saba, çirkin ama oldukça güçlü, ağır ve pis işlerle
uğraşan thrall boyu; sağlam yapılı, çiftçilik, tüccarlık ve zanaatkârlık gibi
işlerle uğraşan köy-lü sınıfı; yakışıklı/güzel ve güçlü, kalkan, mızrak, kılıç
kullanmayı bilen savaşçı/asil sınıfı. Bence bu mitte belirtilen sosyal
sınıfların özelliklerini anlatmanın en iyi yolu mitin kendisini özetlemektir.
Ama bu özet çok basit olacaktır ve orijinal yazımın şiirsel güzelliğini
taşımayacaktır. Miti daha uzun ve şiirsel tarzda okumak isterseniz başka bir
kaynağa bakmanızı tavsiye ederim.
Heimdall yolculuğunda
ilk olarak derme çatma bir kulübeye uğrar. Bu kulübe en ufak bir sarsıntıda
yıkılacağa benzer. Heimdall, kendini Rig diye tanıtır ve ev sahipleri Ai ve
Edda’dan izin alarak içeri girer. Önce ateş başında oturarak yemeğin pişmesini
beklerler yemek pişince Edda bayatlamış bir ekmek parçasını masaya koyar ve
ellerindeki az yemeği paylaşırlar. Heimdall yemekten pek mutlu olmaz ama gene
de orada üç gün kalır.
Dokuz ay sonra Edda
bir erkek çocuğu doğurur ve adını Thrall koyar. Thrall çirkin ve kaba saba bir
adamdır ama aynı zamanda çok güçlüdür. Her gün ormandan yakacak odun toplar ve
hepsini eve taşır. Thrall’ın evine Thir diye bir kadın gelir, Thir’de Thrall
gibi çirkin, kaba saba ve güçlüdür. Thri ve Thrall evlenirler ve on erkek on,
kız çocukları olur. Oğulları sırayla domuzlarla ilgilenir, keçilere çoban-lık
yaparlar. Ayrıca bu on oğul kulübeyi tamir eder ve daha sağlam temeller üzerine
oturturlar.
Heimdall daha sonra
Afi ve Amma’nın evine uğrar. Burada da gene aynı şekilde üç gün konaklar, ama
bu sefer yemek daha güzeldir. Artık sofrada tam bir ekmek, yağ ve bira vardır
ayrıca ana yemekte daha büyüktür. Heimdall eve girdiğinde Afi, bıçağıyla bir
dokuma tezgâhı şekillendiriyordu. Sakalı ve kıyafetleri oldukça iyi bakımlıydı.
Amma ise bir öreke kullanarak yün eğiriyordu. Onunda saçı güzelce toplanmıştı
ve kıyafetleri bakımlıydı.
Dokuz ay sonra Amma
bir erkek çocuk doğurur ve adını Karl koyar. Karl güçlü yapılı ve hızlı büyüyen
bir çocuktu. Çok geçmeden nasıl öküzleri güdeceğini ve onları nasıl saban
sürmekte kullanacağını öğrendi. Karl ayrıca nasıl bir kulübe inşa edeceğini
öğrendi.
Karl genç bir adam
iken ailesi ona bir gelin bulurlar, yakınlarda yaşayan bir özgür adamın kızı.
Bu kızı ailesi kadar, Karl da seviyordu. Evlenecekleri günde kız tarafı gelini
bir yük arabasıyla Karl’ın tarlasına getirdiler. Kızın adı Snor’du ve o tarlada
Snor ile Karl her şeyi istedikleri gibi ayarladılar. Orası onların evi oldu.
Sonradan Snor ve Karl’ın on erkek, on kız çocukları olur. Bu çocukların hepsi
ticaret, çiftçilik ve zanaatkârlık gibi işlerle uğraştılar.
Heimdall daha sonra
Fathir ve Mothir’in evine uğrar. Burada gene üç gün konaklar, ama bu sefer her
şey çok daha güzeldir. Yemek vakti sofra sonuna kadar döşenir ve bir ziyafet
çekilir. Heimdall içeri girdiğinde Fathir bir yay yapmakla ve oklarını
keskinleştirmekle meşguldür. Mothir ise kendisine bakıp, nasıl göründüğünü
düşünmektedir. Çok güzel bir kadındır.
Dokuz ay sonra Mothir
bir erkek çocuk doğurur ve adını Jarl koyar. Jarl yakışıklı ve yeni şeyler
öğrenmekte hızlıdır. Bir mızrakla ve kılıçla nasıl dövüşeceğini, nasıl bir
kalkan kullanacağını öğrenir. Ayrıca babasından nasıl bir yayı şekillendireceğini
ve ipini öreceğini öğrenir.
Jarl genç bir
adamken, Heimdall ona gelir ve kendini Jarl diye tanıtır. Sonra Jarl’a derki: “Ben
senin babanım ve eğer ben Kral Rig isem sende Kral Rig olmalısın. Şimdi git ve
doğuştan hakkın olanı kazan.” Jarl bunun üzerine evinden ayrılır ve uygun bir
yerlerde kendisine bir kale inşa eder. Sonra etrafına sadık savaşçılar toplar
ve savaşır ve savaşır. En sonunda Jarl çok güçlü bir kral olur, savaşçılarına cömerttir
ve onlara altından yapılma kolluklar ve yüzükler hediye eder.
Daha sonra Jarl,
Hersir adında bir kabile reisine, kızın istemek için elçiler gönderir. Hersir
ve kızı Erna bu haber karşısında çok sevinirler ve Erna hazırlanıp Jarl’ın kalesine
gider. Erna güzel ve zekidir; Jarl ile çok mutlu bir şekilde yaşarlar. Sonradan
on erkek ve on kız çocukları olur. Bu çocuklarda babaları gibi savaşçılar olur,
fetihler yaparlar ve anneleri gibi zeki, güzel kadınlar olup güçlü ailelerin
oğullarıyla evlenirler.
Mit bundan sonra
biraz daha devam ediyor ancak ondan sonra yarı da kalıyor. Snorri Sturluson’ın
yazdığı kitaptaki son sayfalar bu miti konu alır ve maalesef gerisi kayıptır.
Ancak Kevin Crossley Holland’ın yazdığına göre mit devam etseydi Jarl’ın soyunu
o dönemki Danimarka Krallarına bağlayacağını tahmin ediyor. Bu tahminini de
mitte daha sonra “Dan” ve “Danp” adlarının geçmesinden geliyor. Ona göre mit
Viking mitolojisinin İskandinavya’da hala baskın olduğu dönemlerde, Danimarkalı
bir şair tarafından yazılmış.
Bu mit bize
İskandinav toplumundaki üç büyük sosyal sınıfı anlatması açısından çok
önemlidir. Bu sebeple bunu paylaşmak istedim. Ayrıca bu yazıyı bitirmeden
mitlerde gözüme çarpan bir ayrıntıyı aktarmak isterim: Heimdall’ın tüm
çocukları kendi sınıflarından kişilerle evlenir, bu özellikle sınıflar arası evliliğin
yasak olduğunu belirtmez ama en azından çok nadiren gerçekleştiği bilgisini
verir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder