4 Eylül 2016 Pazar

Rig’in Şarkısı’na Göre İskandinavya’da Sosyal Sınıflar

 Günümüze kadar, yarım yamalak da olsa, ayakta kalmış Viking mitlerinden biri “Rig’in Şarkısı”dır. Rig’in Şarkısı, bize İskandinav halklarının sosyal yapısındaki sınıf ayrımları ile ilgili değerli bilgiler verir. Ayrıca, mitolojik bir açıdan bakılırsa tanrı Heimdall’ın, nasıl “İnsanların Babası” ünvanını aldığını da anlatır. Nolursa olsun, incelenmeye değer bir mit olduğunu düşünüyorum. Ben bu yazıda mitin kendi-sini çok ayrıntılı anlatmadan, daha çok bize İskandinav halkının sosyal yapısı hakkında bize neler öğretebileceğine bakacağım.
 Rig’in şarkısı kendine tekrarlayan bir hikâyedir: Heimdall bir eve girer, orada 3 gün boyunca konaklar ve evin hanımını hamile bırakır. Heimdall’ın çocuğunun ileride on erkek ve on kız çocuğu olur. Bu boy-lardan da İskandinav halkındaki üç en önemli sınıf doğar. Kaba saba, çirkin ama oldukça güçlü, ağır ve pis işlerle uğraşan thrall boyu; sağlam yapılı, çiftçilik, tüccarlık ve zanaatkârlık gibi işlerle uğraşan köy-lü sınıfı; yakışıklı/güzel ve güçlü, kalkan, mızrak, kılıç kullanmayı bilen savaşçı/asil sınıfı. Bence bu mitte belirtilen sosyal sınıfların özelliklerini anlatmanın en iyi yolu mitin kendisini özetlemektir. Ama bu özet çok basit olacaktır ve orijinal yazımın şiirsel güzelliğini taşımayacaktır. Miti daha uzun ve şiirsel tarzda okumak isterseniz başka bir kaynağa bakmanızı tavsiye ederim.

 Heimdall yolculuğunda ilk olarak derme çatma bir kulübeye uğrar. Bu kulübe en ufak bir sarsıntıda yıkılacağa benzer. Heimdall, kendini Rig diye tanıtır ve ev sahipleri Ai ve Edda’dan izin alarak içeri girer. Önce ateş başında oturarak yemeğin pişmesini beklerler yemek pişince Edda bayatlamış bir ekmek parçasını masaya koyar ve ellerindeki az yemeği paylaşırlar. Heimdall yemekten pek mutlu olmaz ama gene de orada üç gün kalır.
 Dokuz ay sonra Edda bir erkek çocuğu doğurur ve adını Thrall koyar. Thrall çirkin ve kaba saba bir adamdır ama aynı zamanda çok güçlüdür. Her gün ormandan yakacak odun toplar ve hepsini eve taşır. Thrall’ın evine Thir diye bir kadın gelir, Thir’de Thrall gibi çirkin, kaba saba ve güçlüdür. Thri ve Thrall evlenirler ve on erkek on, kız çocukları olur. Oğulları sırayla domuzlarla ilgilenir, keçilere çoban-lık yaparlar. Ayrıca bu on oğul kulübeyi tamir eder ve daha sağlam temeller üzerine oturturlar.

 Heimdall daha sonra Afi ve Amma’nın evine uğrar. Burada da gene aynı şekilde üç gün konaklar, ama bu sefer yemek daha güzeldir. Artık sofrada tam bir ekmek, yağ ve bira vardır ayrıca ana yemekte daha büyüktür. Heimdall eve girdiğinde Afi, bıçağıyla bir dokuma tezgâhı şekillendiriyordu. Sakalı ve kıyafetleri oldukça iyi bakımlıydı. Amma ise bir öreke kullanarak yün eğiriyordu. Onunda saçı güzelce toplanmıştı ve kıyafetleri bakımlıydı.
 Dokuz ay sonra Amma bir erkek çocuk doğurur ve adını Karl koyar. Karl güçlü yapılı ve hızlı büyüyen bir çocuktu. Çok geçmeden nasıl öküzleri güdeceğini ve onları nasıl saban sürmekte kullanacağını öğrendi. Karl ayrıca nasıl bir kulübe inşa edeceğini öğrendi.
 Karl genç bir adam iken ailesi ona bir gelin bulurlar, yakınlarda yaşayan bir özgür adamın kızı. Bu kızı ailesi kadar, Karl da seviyordu. Evlenecekleri günde kız tarafı gelini bir yük arabasıyla Karl’ın tarlasına getirdiler. Kızın adı Snor’du ve o tarlada Snor ile Karl her şeyi istedikleri gibi ayarladılar. Orası onların evi oldu. Sonradan Snor ve Karl’ın on erkek, on kız çocukları olur. Bu çocukların hepsi ticaret, çiftçilik ve zanaatkârlık gibi işlerle uğraştılar.

 Heimdall daha sonra Fathir ve Mothir’in evine uğrar. Burada gene üç gün konaklar, ama bu sefer her şey çok daha güzeldir. Yemek vakti sofra sonuna kadar döşenir ve bir ziyafet çekilir. Heimdall içeri girdiğinde Fathir bir yay yapmakla ve oklarını keskinleştirmekle meşguldür. Mothir ise kendisine bakıp, nasıl göründüğünü düşünmektedir. Çok güzel bir kadındır.
 Dokuz ay sonra Mothir bir erkek çocuk doğurur ve adını Jarl koyar. Jarl yakışıklı ve yeni şeyler öğrenmekte hızlıdır. Bir mızrakla ve kılıçla nasıl dövüşeceğini, nasıl bir kalkan kullanacağını öğrenir. Ayrıca babasından nasıl bir yayı şekillendireceğini ve ipini öreceğini öğrenir.
 Jarl genç bir adamken, Heimdall ona gelir ve kendini Jarl diye tanıtır. Sonra Jarl’a derki: “Ben senin babanım ve eğer ben Kral Rig isem sende Kral Rig olmalısın. Şimdi git ve doğuştan hakkın olanı kazan.” Jarl bunun üzerine evinden ayrılır ve uygun bir yerlerde kendisine bir kale inşa eder. Sonra etrafına sadık savaşçılar toplar ve savaşır ve savaşır. En sonunda Jarl çok güçlü bir kral olur, savaşçılarına cömerttir ve onlara altından yapılma kolluklar ve yüzükler hediye eder.
 Daha sonra Jarl, Hersir adında bir kabile reisine, kızın istemek için elçiler gönderir. Hersir ve kızı Erna bu haber karşısında çok sevinirler ve Erna hazırlanıp Jarl’ın kalesine gider. Erna güzel ve zekidir; Jarl ile çok mutlu bir şekilde yaşarlar. Sonradan on erkek ve on kız çocukları olur. Bu çocuklarda babaları gibi savaşçılar olur, fetihler yaparlar ve anneleri gibi zeki, güzel kadınlar olup güçlü ailelerin oğullarıyla evlenirler.

 Mit bundan sonra biraz daha devam ediyor ancak ondan sonra yarı da kalıyor. Snorri Sturluson’ın yazdığı kitaptaki son sayfalar bu miti konu alır ve maalesef gerisi kayıptır. Ancak Kevin Crossley Holland’ın yazdığına göre mit devam etseydi Jarl’ın soyunu o dönemki Danimarka Krallarına bağlayacağını tahmin ediyor. Bu tahminini de mitte daha sonra “Dan” ve “Danp” adlarının geçmesinden geliyor. Ona göre mit Viking mitolojisinin İskandinavya’da hala baskın olduğu dönemlerde, Danimarkalı bir şair tarafından yazılmış.


 Bu mit bize İskandinav toplumundaki üç büyük sosyal sınıfı anlatması açısından çok önemlidir. Bu sebeple bunu paylaşmak istedim. Ayrıca bu yazıyı bitirmeden mitlerde gözüme çarpan bir ayrıntıyı aktarmak isterim: Heimdall’ın tüm çocukları kendi sınıflarından kişilerle evlenir, bu özellikle sınıflar arası evliliğin yasak olduğunu belirtmez ama en azından çok nadiren gerçekleştiği bilgisini verir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder